Şu anda yaşadığım şehre bağlı bir ilçede 2000-2002 yılları arasında bir bürom vardı.Bu çevrede yaşayan öncelikli olarak Türkler olmak üzere müşterilere hizmet veriyordum.
O dönemde benim o aralar çalıştığım organizasyonda daha evvel görev yapmış bir arkadaşla tanışmıştık.Çok enteresandır bir gece öncesinde sadece ismini duyduğum bu kişi bana telefon etmişti.Ertesi gün telefonuma gelen çağrıya yanıt verdiğimde karşıdan o kişi ismini söylediğinde hafif bir şok yaşamadım değil tabii.
Daha sonra bir süre birlikte çalıştık.Tabii olabildiğinde mükemmeliyetçi vede dik kafalı olan ben bir süre sonra bırakmıştım onunla çalışmayı.Zaten sevdiğim bir iş değildi ve ben başka bir şehre taşımıştım büroyu.
Yıllar sonra bu şehre geldiğimde ve bugünki işimi yapabilmek için almam gereken belgeya hazırlanırken sokaklarda yürüyor ve caddeleri öğreniyordum.Tesadüf bu ya bir Türk Lokalinin penceresinde o arkadaşın ilanını gördüm.Hemen aradım tekrar görüşmeye başladık.
Bir Mehmet amcadan bahsetti bana.O da tesadüfen tanımış kendisini.
Mehmet amca ile ilk buluşmamızda tonton bir ihtiyar gördüm.Yakışıklı, bembeyaz saöları ve renkli gözleri ile zamanında iyi yaşadığı anlaşılıyordu.
Burada kanbankasında çalışmış yıllarca.Daha sonra geçirdiği beyin kanaması sebebi ile felç gelmiş.Sadece konuşma özürlü ve görmesinde kısıtlama var (Yanına gelince sorun yok:) Mehmet Amcanın Başka hiçbirşeyi yok çok şükür.
İlk buluşmamızda bir mağazanın self servis sistemli kafesine gittik.Mehmet Amca elinde beyaz bir bastonla geziyor.Kahvelerimizi aldık ben taşıyorum.Arkadaşa bastonu vermeye çalışıyormuş ben bir hanımmışım ayıpmış benim taşımam:) Bir sohbet, bir muhabbet.Kalktığımızda Mehmet Amca bastonu falan unutup tepsiyi yüklendi:) Öyle tatlıydı ki.Çok sevdim onu hala severim.
Bir Fransız hanımla evli imiş çocukları da var fakat irtibat kopuk.Sadece kızı geliyor sanıyorum zaman zaman.Özel yaşamına pek girmedim ben.İstemem de.Önemli olan birlikte iken mutlu olması.Eğer çözüm yaratamayacaksam sorunlara girmenin anlamı yok bence.Benimle ilgili kısmına bakarım olayların.
Mehmet Amcayı burada tanıdığımız karı kocabir dönerci işleten aileye götürdüm.Burada hiç olmazsa sadece yemek yemezsin ilgi ve alakada görürsün diyerek.O zamandan beri hergün orada Mehmet Amca arada bende uğrarım.Beni görünce gözleri parlar.Sarılışır öpüşürüz.Tanışmamıza sebep olan arkadaşla ben uzun zaman evvel kopardım bağımı şimdi oda görüşmüyormuş.Onuda başka bir zaman anlatırım artık:)
B bu arada konuşması da daha anlaşılır oldu Mehmet Amcanın.Kendisine sesli sesli kitap gazete okumasını tavsiye ettim ama tembel:) Fakat sürekli konuşacağı ve onunla konuşan birileri de bir terapi ve fayda ediyor.
Birgün yine orada oturuken televizyonda Bayrampaşada bir kazadan bahsediliyordu.İşte dedi ben oradaki hastanede 3.4 ay yattım.Orada yapıldı ilk tedavim.Yeğeni Hemşire imiş o hastahanede.Bu kadar tesadğf dedim.Erzurum'da yaşadığımız zaman diliminde bir öğrenci grubu vardı.Bizim mahalled,.hemşerileri olan ahbaplarımızın desteği ile buldukları bir evde yaşıyorlarıdı.Sürekli görüşürdük.İşte o abilerimizden biri o hastahanenin Başhekimi.Hemen yeğenine telefon ettik.Konuştuk.Anlattık.Selamlar söyledik ve bir zaman sonra anneme Almanyadan böyle bir selam iletildi.Büyük sandığımız dünyanın aslında ne kadar küçük olduğuna bir örnek daha işte: Bu arada Almanlar buna dünya yuvarlak diyor.
Benim tontonla sık olmasa da her fırsatta mutlaka görüşüyoruz.Yemek yiyoruz.Ayrılıyoruz yine.
Onada Rabbim güç kuvvet versin.Umarım kırık kanadı bir gün geç olmadan düzelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder