24 Ocak 2013 Perşembe

Mehmet Amca

Şu anda yaşadığım şehre bağlı bir ilçede 2000-2002 yılları arasında bir bürom vardı.Bu çevrede yaşayan öncelikli olarak Türkler olmak üzere müşterilere hizmet veriyordum.
O dönemde benim o aralar çalıştığım organizasyonda daha evvel görev yapmış bir arkadaşla tanışmıştık.Çok enteresandır bir gece öncesinde sadece ismini duyduğum bu kişi bana telefon etmişti.Ertesi gün telefonuma gelen çağrıya yanıt verdiğimde karşıdan o kişi ismini söylediğinde hafif bir şok yaşamadım değil tabii.

Daha sonra bir süre birlikte çalıştık.Tabii olabildiğinde mükemmeliyetçi vede dik kafalı olan ben bir süre sonra bırakmıştım onunla çalışmayı.Zaten sevdiğim bir iş değildi ve ben başka bir şehre taşımıştım büroyu.

Yıllar sonra bu şehre geldiğimde ve bugünki işimi yapabilmek için almam gereken belgeya hazırlanırken sokaklarda yürüyor ve caddeleri öğreniyordum.Tesadüf bu ya bir Türk Lokalinin penceresinde o arkadaşın ilanını gördüm.Hemen aradım tekrar görüşmeye başladık.

Bir Mehmet amcadan bahsetti bana.O da tesadüfen tanımış kendisini.
Mehmet amca ile ilk buluşmamızda tonton bir ihtiyar gördüm.Yakışıklı, bembeyaz saöları ve renkli gözleri ile zamanında iyi yaşadığı anlaşılıyordu.

Burada kanbankasında çalışmış yıllarca.Daha sonra geçirdiği beyin kanaması sebebi ile felç gelmiş.Sadece konuşma özürlü ve görmesinde kısıtlama var (Yanına gelince sorun yok:) Mehmet Amcanın Başka hiçbirşeyi yok çok şükür.

İlk buluşmamızda bir mağazanın self servis sistemli kafesine gittik.Mehmet Amca elinde beyaz bir bastonla geziyor.Kahvelerimizi aldık ben taşıyorum.Arkadaşa bastonu vermeye çalışıyormuş ben bir hanımmışım ayıpmış benim taşımam:) Bir sohbet, bir muhabbet.Kalktığımızda Mehmet Amca bastonu falan unutup tepsiyi yüklendi:) Öyle tatlıydı ki.Çok sevdim onu  hala severim.

Bir Fransız hanımla evli imiş çocukları da var fakat irtibat kopuk.Sadece kızı geliyor sanıyorum zaman zaman.Özel yaşamına pek girmedim ben.İstemem de.Önemli olan birlikte iken mutlu olması.Eğer çözüm yaratamayacaksam sorunlara girmenin anlamı yok bence.Benimle ilgili kısmına bakarım olayların.

Mehmet Amcayı burada tanıdığımız karı kocabir dönerci işleten aileye götürdüm.Burada hiç olmazsa sadece yemek yemezsin ilgi ve alakada görürsün diyerek.O zamandan beri hergün orada Mehmet Amca arada bende uğrarım.Beni görünce gözleri parlar.Sarılışır öpüşürüz.Tanışmamıza sebep olan arkadaşla ben uzun zaman evvel kopardım bağımı şimdi oda görüşmüyormuş.Onuda başka bir zaman anlatırım artık:)

B bu arada konuşması da daha anlaşılır oldu Mehmet Amcanın.Kendisine sesli sesli kitap gazete okumasını tavsiye ettim ama tembel:) Fakat  sürekli konuşacağı ve onunla konuşan birileri de bir terapi ve  fayda ediyor.

Birgün yine orada oturuken televizyonda Bayrampaşada bir kazadan bahsediliyordu.İşte dedi ben oradaki hastanede 3.4 ay yattım.Orada yapıldı ilk tedavim.Yeğeni Hemşire imiş o hastahanede.Bu kadar tesadğf dedim.Erzurum'da yaşadığımız zaman diliminde bir öğrenci grubu vardı.Bizim mahalled,.hemşerileri olan ahbaplarımızın desteği ile buldukları   bir evde yaşıyorlarıdı.Sürekli görüşürdük.İşte o abilerimizden biri o hastahanenin Başhekimi.Hemen yeğenine telefon ettik.Konuştuk.Anlattık.Selamlar söyledik ve bir zaman sonra anneme Almanyadan böyle bir selam iletildi.Büyük sandığımız dünyanın aslında ne kadar küçük olduğuna bir örnek daha işte: Bu arada Almanlar buna dünya yuvarlak diyor.

Benim tontonla sık olmasa da her fırsatta mutlaka görüşüyoruz.Yemek yiyoruz.Ayrılıyoruz yine.

Onada Rabbim güç kuvvet versin.Umarım kırık kanadı bir gün geç olmadan düzelir.


21 Ocak 2013 Pazartesi

Yapma işte yapma diyorum sana dinlemiyorsun beni

Dışarıya çıktım.Biraz dolaşayım ve acil ihtiyaçları alayım diyerek.Nedir bu acil ihtiyaçlar dendiğinde
1.sırada sigara onun için çıkarım
2.sırada ekmek.(mecburen dışarıya çıkmamak için alternatif çözümlerim var bu konuda)
3.telefonun mobilboksunu iptal etmek(eskiden kendim yapardım şimdi birilerine yaptırıyorum)
4.Yeni aldığım leptopu bir bilene göstermek ve derdini öğrenip uygun çözüm yaratmak
5.ve aslında en önemlisi kendimi mutlu etmek

Leptopu ilgili yere bırakıp sırtım için gittiğim tedavi merkezine doğru yürüdüm.(Sağlık sigortasının sunduğu bir hizmet aletlerle kasların güçlendirilmesi antremanı) Gerçi benimkiler normalin üstünde iyi çıktı ama olsun ben gidiyorum genede.

Oradan sonra telefonun işini halletmek için alışveriş merkezindeki servise girdim.Onuda hallettikten sonra sıra bana geldi:)

Evvela dolaşmaktan keyif aldığım ıvır zıvır dükkanına uğradım.Günlük olarak kullanaileceğim defterler indirimde onlardan aldım kendime

Sonra tabii bijuteri mağazası:) Işıltılara ihtiyacım olduğu bir gündeyim.Çok hoşuma giden kolyeler gördüm baktım geçtim.Biri özellikle pek hoştu.Boşver dedim.Küpelere geötiğimde onun küpesini gördüm indirimde idi.5 EUR.Tamam dedim kolyeyide alaym.Kasada ikisi 9 EUR oldu:)) Kolyede indirimde imiş.Ne güzel

Türk bakkalına uğradım alacaklarımı aldım.Balık ne zaman gelşyor diye sorduğumda cuma ve cumartesi oluyor dedi.Palamut varmıydı dedim.Var...Yoktu dedi bakkal:) Vardı desem üzüleceksin:)
Neden böyle insanlar çıkıyor ki karşıma benim.Sende bu kadar herşeyi dibine kadar yaşamak zorundamısın kızım dedim kendi kendime.

Dünden sonra yorgundum.Çok uzaklardan biri ile derin sohbetimiz oldu.Uzun zaman sonra hüngür hüngür ağladım.Sonrada kalktım oynadım.Onun yorgunluğu idi bugün.Bir yerlere bir şeylere tutunmak için oyun oynarken, bazı şeyleri görmezden gelmeye çalışıp veya kabullenmeye çalışırken gerçeğin bu kadar yüzüne vurması sersemletiyor insanı işte.

Keşke daha yüzeysel olabileydim diyorum.Ama kırk yıllık kani olmuyor yani:)


Anlatırım demiştim ya

Yarın evvelsi gün oldu bu arada.Zaman nasıl geçiyor.
Gecelerim gündüzlerime karışmış, hafta sonlarım hafta aralarıma.

Hergün bugün ayın kaçı acaba diye bakmak zorunda kalıyorum takvime.

İnsanlar benim bu arada yaptığım işten bahsederken seviyorsun sen bu işi diyorlar.Hani herşeyi laylay lom modunda anlatıyorum ya.
Anlayan çok az çıkıyor içinde bulunduğum şartlarda en en iyisini yapmaya çalışıyor olduğumu.Bunu yapmak zorunda isem tad çıkarmaya çalışıp katlanılır hale getirdiğimi.

İşin aslı şu ki ben de isterdim daha başka daha iyi beni daha tatmin eden bir iş yapmayı.Olmadımı olmuyor işte.Neydi tecavüzden kaçamıyorsan tadını çıkar.Benimki bu hesap işte.

Anlatmak istedim sadece.

Şimdi konuya gelelim:)

Beni o kadar mutlu eden neydi

Burada bahsetmişmiydim net hatırlamıyorum.Bundan 3-4 yıl evvel Abdurrahim çıkmıştı ortaya.Mardinde yaşayan Sağlık Meslek Lisesinde okuyan bir çocuk.
O günden bu yana onunla sürekli iletişim halindeyiz.Abdurrahimin mücadeleci ve kararlı hedefe yönelik çalışma ve emekleri takdire şayan.Bu çocuk bu yıl Trakya Üniversitesi'ni kazandı.kendisine burs bağlanmasına aracı oldum.Beni hiç mahcub etmedi bu çocuk.
İlk tanıdığım zamanki Abdurrahim ile şimdiki arasında dağlar kadar fark var.Birde gelin kızım tabii:)

Ekimde geldiğimde bana aldığı armağan beni uçurdu.İşte o gün annelerin ve babaların evlattan gelen hediye karşısında hissettiklerini ilk olarak yaşadım.Herhalde öyledir yani.

Üniversitedeki ortamdan hoşnut değildi.Bu çocuk zaten cemaat ve örgütün istediği çocuklardan.İrfan Bey bu konuda destek oldu ona.Onların onun peşinden koşmalarını ciddi ölçüde engelledi.Fakat Edirnede de bırakmadılar çocuğumu.Ama o kadar dirayetli bir çocukki.Alamadılar onu.Ben bana inanan bana güvenen ve beni bu kadar destekleyen insanları mahcup etmeyeceğim ablacım için çok rahat olsun dedi bana hep.

Bunun dışında birde farklı kesimin gözüne battığını anlattı.Barlara, eğlenceye gitmediği iöin ve haksızlığa tahammül etmediği için muhalif dediler kendisine.Hatta hırpalamışlar yavrucuğumu.

Pes etmedi.Marmaraya yatay geöiş yapıcam abla ders çalışmam lazım bir süre internete falan girmem dedi.Arada Gelin kızım aracılığı ile bana haber gönderdi.

İşte o gün o çok mutlu olduğum gün
birincilikle başardığını 4 üzerinden 3,69 ile yatay geçiş hakkını kazandığını yazdı bana:)

Ablacım daha çok güzel şeyler yaşıycaz hep birlikte diyor her zaman.
Bu arada katıldığı Seminerlerden belgelerini almış.Ayrıca Deney fareleri ile deney yapma yetkisini.

İşte buydu beni mutlu eden.

Emeklerin, inancın ve sevginin can bulmasıydı.Deniz yıldızım benim.

Olay budur.


17 Ocak 2013 Perşembe

Mutluluk

Acaip mutlu
acaip coşkulu
acaip sevinçli ve duygu yüklüyüm bu akşam

Çok güzel haberler

yıllar evveli anı defterime yazılan bir yazıyı bugün yaşattılar bana

şimdi işe gitmem gerek umarım yarın da bu duygularla yazabilirim
zira o coşkuyu aksettirmek istiyorum.

Günlük yaşananlar 1

Hani bir kar yagdi Istanbul felc diyenler var ya burayi gorun.Avrupanin ortasi 50-60bin nufuslu bir sehir.Allahtan bu saatte fazla arac yok trafikte.Ana caddeler dahil her yer kar.Sabaha tuzlarlar artik.
demiştim işe başladığımda.

 ____________________________________________________

Daha evvel de paylaştım ya akşam sağlam kar yağdı.Yollar karla kaplı idi.
Yaşadığım şehir oldukça engebeli bayırları bol bir şehir.Bununda içinden nehir geçiyor:)Ve ikisi benim evimin önünde buluup birlikte akıyorlar.(Şehrin nüfusu 113bin civarı imiş 2011 itibari ile)

Bu bayırlardan birinde bir körüklü belediye otobüsü çaprazlamıştı akşam:)2 adet araç karları temizlemişti ve otobüs yoluna devam ediyordu ben oradan geçerken.Hahh dedim şimdi devam ederler karları küremeye.Yapmamışlar, yapmadılar inanırmısınıoz:) Saat 3 te başladı araçlar çalışmaya tabii heryer leş gibi.

Bir yolcumu almak için bir çiftliğe gittim 00.15 te.O kadar güzeldi ki.Bembeyaz bir yorgan örtülmüştü doğaya.Kısacıkta olsa keyfini yaşadım.

Daha sonra bir yolcu aldım yine bir bardan.Sürekli müşteri biz onları biliyoruz da onlar bizi pek hatırlamazlar genelde sarhoş oldukları için:) Eve gidicem dediğinde söyledim neresi olduğunu gene şaşırdı tabi:9 Ben seni unuturmuyum adam dedim kendi kendime.
Bundan bir kaç ay evvel ben yine İstanbullarda dolaşırken hayalimde ve katlanmaya çalışırken bazı şeylere bu adamı aldım.Sohbet ediyoruz.
Nereden geldiniz nerelisiniz dedi.Türkiye'den dedim.
Nereden Türkiye den diye sorduğunda İstanbul yakınları diye yanıtladım.
Adam bana ne dese beğenirsiiniz.Harika bir şehir.Öyle bir yerden gelip bu şehirde sarhoşları taşıyorsunuz ne kadar moral bozucu değilmi?

Nasıl sövmüstüm içimden:)))

En son yolcum tonton tatlı bi ihtiyarhanımdı.Hastahaneden alıp evine götürdüm.Tatlı tatlı sohbet ettik.
Radyoda İslamcıların yabancıları esir aldıkları haberi tekrarlandığında
Savaş savaş dedi.Ne anlıyorlar hiç istemiyorum son savaşı yeteri kadar yaşadım.İnsanların ne yazık ki sevgiyi büyüteceklerine fesatlıkları ve nefreti büyüttükleri ortak noktasında buluştuk.

Yine de sevgiyi büyüten insanlar olalım ve bunu sürdürelim biz diyorum.

Gününüz dünden güzel olsun.

16 Ocak 2013 Çarşamba

Elbet gelirler:)

Ah be Blog bugünde kimse gelmemiş bize.
Çok uzun bir ara oldu tabi  gelirler yavaş yavaş dimi ben inanıyorum.
Olsun gelen olmasa da biz bize sohbet ederiz işte.
Gerçi ben sana anlatıyorum sen sabırla dinliyosun ama ben alışkınım bilirsin:)

Yürek elde gezmek

Oraya avucunda  kalp bulunan bir fotoğrafı ekleyipte üzerine insan yüreğini eline almaya görsün birkez demekle olmuyor.

O kadar kolay değil

şimdi ben bunu oraya yazsam muhatap oluyorum sanıp ümitlenecek zavallı.

Ümit vermeyeyim ama içimde de kalmasın diyorum blog:)




Hayal işte

İlk kez lise yıllarımda olmayı istedim şu günlerde.

Daha farklı etrafıma bakabilmiş olabilmeyi
Ve o zamanlardan birini o zaman farkedebilmiş olmayı
Birlikte yürüyebilmemizi

Her şeyinde bugün konuştuğumuz gibi olmasını

Mümkün olmadığını biliyorum
bundan sonrasını bugünden kestirmek bile mümkün değilken 
ne o günlere dönebilmenin
dönülebilse de öyle olamayacağının

olsun
hayal ediyorum
çok başka olurdu
bugün eksikliğini hissettiğim çok şeyin hayatımda olabildiğini düşünüyorum.

Yine de, konuşurken ağız dolusu gülebiliyor olmak  sevindiriyor beni.





15 Ocak 2013 Salı

GELDİM BENYİNE

Bir yazasım var bugünlerde

bloğa dönmek istedim.Yazmak istedim.
Mutlu olduğum yerde içimi dökmek istedim.

Yine gelicem yazıcam.
Hiç olmazsa salak salak insanlara maruz kalmıyorum burada:) Onuda anlatıcam

Seviyorum sizi

En kısa zamanda ve de hatta mümkün olduğunca düzenli şekilde görüşmek üzere.